DAHA İYİ ÖĞRENMEK!

NASIL DAHA İYİ VE KOLAY ÖĞRENİRİM?

İstesek de istemesek de sürekli bir şeyler öğreniyoruz. Beynimiz hiç durmuyor. Sürekli öğrenmek zorunda. “Beynim almıyor” diye onu suçlayamayız. Dizide Sherlock’un dediği “Dünyanın Güneş etrafında döndüğünü bilmek işime yaramıyorsa neden bu bilgiyi aklımda tutayım.” gibi bir kavram maalesef ki söz konusu değil. Yani şöyle düşünelim, bu bilgi bize çocukluğumuzdan beri defalarca öğretildi, sınavlarda soruldu hatta İnternet ortamında gezerken bile bu temel bilgiyi görmemiz veya çağrışım yaptırabilecek şeylerle karşılaşmamız çok olağan. Bazı bilgilerin kalıcı bellekte, bazılarının ise geçici bellekte depolandığını biliyoruz. Sherlock ise bu bilgiyi aklında tutmaması için hayatı boyunca hiç öğrenmemiş ya da çok nadir yerlerde nadiren karşılaşmış olması gerekir. Aksi taktirde beyin bunu geçici bellek yerine kalıcı bellekte tutmaya başlayacaktır.

Peki beynimizi nasıl doğru kullanırız?

Nasıl yöntemler uygulamalıyız ki kalıcı bilgiler edinelim?

1. SEV

Her şey sevgiyle başlar. Klasik bir söz “sevdiğin işi yaparsan, ömür boyu çalışmazsın” fakat çok doğru bir sözdür. Bir dahaki sefere çalışman gerektiğinde böyle düşün. Sevgilinle buluşacakmış gibi. Aşk, görevden daha iyi bir öğretmendir.

Ana fikir: “Başarılı olmak için ya sevdiğin şeyleri keşfetmen ya da sahip olduklarını sevmeyi öğrenmen gerekir.”

3. DENE

Denemeden hiçbir şeyi yapamazsın. Suya girmeden yüzmeyi öğrenemezsin. Nitelik için niceliğin gerektiği bir adım bu. O yüzden bol bol dene. 9 kez denedikten sonra onuncusunda olmayacağını nereden bileceksin? Dünyadaki önemli işleri başaran insanlar, kaşifler, mucitler bir şeyleri denemekten çekinmeyen kişilerdir. Ne kadar çılgınca olursa olsun, ne kadar iddialı görünürse görünsün, denemişler. Bir zamanlar bunu sen de yapmıştın. Emeklerken bir de ayağa kalkmayı denemek istemiştin ve başaramamıştın. Defalarca deneyip her seferinde düştükten sonra bir gün yürümeye başladın. Düşünme, sadece yap demiyorum. Önce bilmeden, düşünmeden yapma. Düşünme aşamasını ikinci adımda yani okurken geçtik. Ama teori de bir yere kadar.

Ana fikir: “Bir şeyi anlamanın tek yolu denemektir.”

2. ARAŞTIR VE OKU

“Dehanın 10’da 1’i yetenek, 10’da 9’u çalışmaktır” demiş Einstein. Klasik bir tartışma konusudur. Fakat bilinmeli ki, okumak daha önemlidir. Ancak okuyarak büyütebilir, genişletebilirsin kendini.

Ana fikir: “Ölene kadar oku.”

4. TEKRARLA

İlk üç aşamayı yaptıktan sonra tekrar etmekten başka bir şeye gerek yok. Sevgini tazele, çokça oku, bol bol dene ve tekrar et! Size bir hikayeden bahsedelim. Hayatı boyunca 9000 kez atış kaçırmış bir basketçinin hikayesi. 300 kez maç kaybetmiş. Bunların 26 tanesinde atacağı tek bir basket oyunu kazandıracakken… atamamış. Anlayacağınız defalarca kaybetmiş ve o yüzden çok başarılı olmuş. Michael Jordan’dan bahsediyorum. Tüm zamanların en iyi basketbol oyuncusu olmanın sırrı ne? Meşhur sıçrama yeteneği mi? Ayakkabıları mı? Hayır, işin sırrı pratik yapmak, egzersiz, idman. Her hareketi defalarca tekrar etmek. Sadece iyi bir sporcu olmak için değil her konuda iyi olmak için tekrar etmek gerekiyor. İyi bir konuşmacı olmak için bol bol prova yapmalısınız. Dil öğrenmek için aynı kelimeleri tekrar tekrar söylemelisiniz. Kendine hedef koyduktan sonra o şeyi her gün tekrar etmek gerekiyor.

Ana fikir: “Tekrar et ki geçici değil kalıcı olsun öğrendiğin tüm bilgiler.”

Dikey geçiş sınavına hazırlık için de en başta onu sevmen, çalıştığın konularla aranda bağ oluşturman gerek. Sadece bu sınavda değil hayatın tüm alanında her bilgiyi gerçekten öğrenmek için öğren.

Çünkü deli gibi sevmene, yüzlerce kitap okumana, defalarca denemene ve tekrar üstüne tekrar yapmana rağmen eğer tüm bunları yanlış bir amaç uğruna yanlış bir yerde yapıyorsan ne işe yarar ki?